7 Şubat 2017 Salı

İstanbul'da Kadın ve Anne Olmak






İstanbul'da Kadın ve Anne Olmak


Bir kadın hem İstanbullu hem de anne ise endişesi de mutluluğu da yorgunluğu da hüznü de bitmez. İstanbul'da yaşayan anneler hele bir de çalışan kadın ise işleri zor vesselam. Sabahın kör karanlığında kalk, kahvaltı hazırla, çocuğunu büyük annesine ya da bakıcısına bırak veyahut okuluna kadar götür. Bütün gün akşama kadar yoğun bir tempoda çalış ve akşam eve gittiğinde yemekti, bulaşıktı, duştu derken bir bakmışsın koltuğun üzerinde boynu bükük bir başak gibi sızıp kalmışsın. O kadar yoğundur ki hayatının temposu, başınız bu hengame ile o kadar dolmuştur ki başınızın akşam saatlerinden sonra dik durması pek de mümkün olmaz.


Çalışan kadına İstanbul'da yaşamak aynı zamanda da anne olmak zor dedim ama çalışmayan kadınların da sorunları türlü türlü. Bir kere en büyük sorun maddi olarak aileye katkı sağlayamamak ve bunun yanında ailesi, çocukları için annelik içgüdüsüyle iyi bir gelecek hazırlayamama, birikim yapamama endişesi. Tabii tüm bunlar belirli gelir grupları için daha büyük sıkıntılar. 20 milyonluk bu şehirde evlenen kadın 1 evlenmeyen kadın 2 pişman. Çocuk yapan dertli, yapmayan kederli. Tüm zorluklara rağmen İstanbul'un anneleri biraz daha güçlü basar ayaklarını yere. Bir kere bazen o kadar tehlike ile dolu olabilen bir şehir ki adeta görünmez bir kalkan oluşturmak zorunda kalırlar çocuklarının etrafında. Ne kadar çok korumaya çalışsalar bir yandan da salıvermeliler çocuklarını sokaklara ki en az kendileri kadar onlar da çocukluklarına doysunlar. Bu büyük şehirde çocuk yetiştirmek bir kadını hem zorlar hem de güçlü kılar.


İstanbul Kadınlarının çocukları da ayaklarını yere daha sağlam basar. okulda, sokakta, markette, parkta o kadar çok insan çeşidi görüp tanırlar ki, büyüdükçe birer insan sarrafı olma yolunda adımlarını yavaş yavaş atarlar. E biz Türk vatandaşları olarak zaten oldukça sivri zekalıyız ama bu İstanbul çocukları bir nevi feleğin çemberinden falan geçtikleri için daha bir uyanık olurlar.


Çocuklarını çok sıkan anneler özellikle ergenlik döneminde kendini dört duvar arasına kapatıp, bilgisayar ya da telefon ekranına bakmaktan gözleri bozulma aşamasına gelmiş, zeki ama ruhsuz, çok bilmiş ama hayatı bir oyundan ibaret sanan çocuklar bulurlar karşılarında. o yüzden ince bir çizgidir bu şehirde çocuk yetiştirmek. Hem can güvenliğini  korumak için tedbiler almanız gerekir, hem sosyalleşmesi için rahat bırakmanız. Hem çalışıp evinize ekmek getirmek istersiniz hem çalışmayıp hayatınızı çocuğunuza adamak. Annelik güzel duygu eminim buna ancak bu hayatını çocuğuna adama tarzını da tamamıyla doğru bulan bir anne olabileceğimi sanmıyorum. Çünkü herkesin bu muhteşem yaşam dönsü içindeki görevi bir gün sona erer. Yapmanız gerekenleri yapın, o ince çizgiyi eliniz titremeden çizin, sonra da çocuklarınızın önünü açarak geri kalan ömrünüze konsantre olun.


Emin olun ki bu hayat size de çocuklarınız da sadece bir kez verildi. Bugün bir daha asla gelmeyecek olan gündür. Çok 7 Şubat'lar göreceksiniz ama bir daha asla 7 Şubat 2017'yi asla göremeyeceksiniz. Ben bütün bu koşuşturmacaya, bütün bu yorgunluğa rağmen seviyorum İstanbul'da kadın olmayı. Bu şehrin kadınları her geçen gün güçlendirdiğine, bilinçlendirdiğine inanıyorum. İçinde olduğunuz şartları sevmiyorsanız bile şehrinizi sevin. Arada size küçük mutluluklar verecektir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder